Memur-Sen Bursa İl Temsilcimiz ve Sağlık-Sen Bursa Şube B aşkanımız Gökhan YÜNKÜL 5N1K GAzetesine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Röportajı aşağıda paylaşıyoruz.
Kamunun Sesi Gökhan Yünkül;
‘SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÖDÜLLENDİRİLMEDİ..’!
Türkiye’de kurulduğu günden bu yana kamu çalışanlarının özlük hakları ile ilgili örnek bir hak mücadelesi veren Memur-Sen Sendikaları Federasyonu , 11 hizmet kolunda yetkili sendikalarıyla çeyrek asrı devirdi. Ankara’da küçük bir büroda başlayan mücadele yolculuğu bugün Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Memur-Sen 2004’te 7 bin 500 üyesi olan bir konfederasyonken bugün bir milyonu aşkın üyeye sahip ve üstelik işçi sendikaları birliği ILO’da Türkiye’yi temsilen eden bir memur sendikası. Sadece üyelerinin değil; Türkiye’nin refahını artırmak için 25 yıldır kararlılıkla yolundan sapmadan ilerliyor. Başörtüsü zulmüne en etkin tavrı ortaya koyan sivil toplum kuruluşu Memur-Sen’di..15 Temmuz’da asker üniforması giymiş bir grup terörist darbe yapmaya kalkıştığında da karşısında Memur-Sen’i buldu. Bursa kamuoyunu takip edenler çok iyi bilir; Memursen Bursa İl Temsilcisi ve Sağlık Sen Bursa İl Başkanı Gökhan Yünkül de ömrü hak mücadelesi le geçen, Ülke menfaatleri için canla başla çabalayan bir kimliktir ki … Koronavirüs sürecinde de sağlık çalışanlarının sesi oldu Başkan Yünkül..!
Adeta görünmeyen bir düşmanla savaşan, ailelerinden, sevdiklerinden uzak can siperhane çabalayan her bir sağlık çalışanının mücadelesinde karşı karşıya kaldığı zorlukları yüksek sesle dile getirdi, beklentilerini dinledi, haklarını gözeterek ciddi mesai harcayıp mücadele verdi Gökhan Yünkül.. Pandemi genelinde ve yeni dönem normalleşme sürecinde başta sağlık çalışanlarının koşulları olmak üzere, kamu çalışanlarının fedakarca mücadelesini sadece 5N1K’ya anlatan Başkan Yünkül mühim mesajlar verdi. “ Çalışmak, gayret etmek ve öncelikle iyi niyetli olmak büyük önem arz ediyor”diyerek üstlendiği görevin hassasiyetlerine vurgu yapan Gökhan Yünkül Sağlık çalışanlarının koronavirüs sürecinde yaşadığı zorluklara da işaret ederek “Yıllardır sendika başkanlığı yapıyorum. Bu süre zarfında birçok sorunla ve problemlerle mücadele ettik. Pandemi dönemi ise bana en az sorunun iletildiği dönem oldu. Sağlık personeli işin hakkı neyse fazlasıyla yaptı ve hiç şikâyet eden olmadı. Sendika Başkanı olarak beklemediğim şekilde rahat bir dönem geçirdim. Bu da insan sağlığına gösterdiğimiz hassasiyetimizin en güzel örneğidir ” tespitinde bulundu.
Peki, salgının önüne geçmek için hayatlarını ortaya koyan fedakâr sağlık çalışanları için yapılanlar yeterli mi ?
Başkan Yünkül bu soru ve daha fazlasını net ifadeler ve çarpıcı açıklamalarla yanıtladı…
İşte detaylar ..
*Memur Sen Konfederasyonu Türkiye genelinde tam 2 milyon 500 bin üyeye sahip çok büyük bir oluşum. Konfederasyonun Bursa İl Temsilcisi ve Sağlık Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül pandemi sürecinde başta sağlık personeli olmak üzere kamu çalışanlarının çalışma koşullarını ve karşılaştıkları zorlukları net ve çarpıcı ifadelerle anlattı…!
SADECE BURSA’DA NÜFUSUMUZ 32 BİN..!
Memur-Sen Konfederasyonu ve Sağlık-Sen’in kısa süre önce 25’inci kuruluş yıl dönümünü kutladınız. Bu özel gün kapsamında konfederasyonun vizyon ve misyonu ile ilgili mesajınız nedir ?
Bugünlere gelmek gerçekten kolay olmadı. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan Ağabey’imin ve bir avuç insanın başlattığı bu yapılanma içerisinde öğretmenler, sağlıkçılar ve diğer kamu görevlileri bulunuyor. Henüz sendika yasasının olmadığı bir dönemde bir avuç gönül insanı bu örnek mücadele hareketini başlatmıştı. Çeyrek asır sonra oluşumumuz 1 milyon 100 bin üyenin olduğu bir konfederasyona dönüştü. Türkiye’nin en büyük hareketi ve sendikası oldu. Sendikamızın kuruluşunda görev alan ve bugün aramızda olmayan tüm gönüllü kurucularımızı rahmetle anıyorum. Hayatta olanlara da sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum. 28 Şubat sürecini yaşamış bir sendikayız. O süreçte ciddi tepkiler gösterdik. Ülke genelinde ses getiren bir yapımız bulunuyor. Türkiye’nin birlik ve beraberliği için büyük mücadeleler verdik. 15 Temmuz sürecinde de meydanlara ilk önce çıkan ve teşkilatı meydanlara davet eden ilk sivil toplum kuruşu Memur Sen’dir… Kamu çalışanlarımızdan yetkiyi aldığımız günden bu yana üyelerimizin gönlünde yer tutmuş bir sendikayız. Biz Memur-Sen olarak emeğin karşılığını alabilme noktasında elimizden gelen gayretini gösterdik, bu yolda da mücadelemize canla başla devam edeceğiz. Kamu çalışanlarının hem ekonomik hem de sosyal anlamda daha iyi koşullarda çalışması için gayret gösteriyoruz. Bu bir süreçtir. 25 yıl sonra geldiğimiz noktada önemli bir mesafe kat edilmiştir.
2 MİLYON 500 BİN ÜYEYLE MEMURSEN DEVASA BİR OLUŞUM
11 hizmet kolumuz bulunuyor. 11 hizmet kolunda Birçok bakanlık, kamu kuruluşu ve meslek grubu yer alıyor. Her meslek grubunun da yaşadığı ayrı ayrı sorunlar oluyor. Sadece Bursa’da 32 bin üyemiz bulunuyor. Sadece 32 bin kişinin sorunlarıyla ilgilenmiyorsunuz. O meslek grubunun sorunlarına odaklanırken aynı zamanda üye olmayan kişilerin problemlerini de çözmeye çalışıyorsunuz. Toplamda 2,5 milyon kamu görevlisini temsil eden bir noktada görev yapıyoruz. Çalışmak, gayret etmek ve öncelikle iyi niyetli olmak önem arz ediyor.
PANDEMİDEKİ BAŞARININ KAHRAMANLARI SAĞLIK PERSONELİMİZDİR
Pandemide sağlık çalışanları bilinmez bir düşmana karşı örnek bir çaba ortaya koyuyorlar. Onları temsil eden özlük hakları için çabalayan bir başkan olarak Siz sağlık çalışanlarının koronavirüsle hangi şartlarda ve de hangi zorluklarla mücadele ettiğini detaylarıyla anlatır mısınız ?
Ülkemiz ve dünya ciddi bir sorunla karşı karşıya. Ne zaman, nerede ve nasıl bulaşacağını bilemediğimiz bir virüsten söz ediyoruz. Bu süreçte salgın tehlikesine en yakın kişiler sağlık çalışanları. Katıldığımız tüm programlarda ve konuşmalarda sağlık personelinin çalışma koşullarının çok zor olduğunu, insan hayatıyla için çalarını ortaya koyduklarını söylüyoruz. Aslında bir nebze de olsa pandemi sürecinde onlarının görevinin ne kadar önemli ve kutsal olduğu anlaşıldı ve tüm insanlık bu mesleğin ne kadar önemli olduğunu daha net görmüş oldu. Türkiye’de üç günlük sağlık personelini alkışlama olayı gerçekleşmişti.
*Ülke genelinde pandemide sağlık çalışanlarına yüksek oranlarda zamla yapıldığı yönünde bir algı oluştuğuna dikkat çeken Başkan Yünkül; aslında bir zam durumunun söz konusu olmadığına vurgu yaptı ve sağlık personeline ödenen ücretlerin 8 yıldır mücadelesini verdikleri hak edilmiş ek ödemelerden ibaret olduğunun altını çizdi.
ÜÇ GÜNLÜK ALKIŞ YETERLİ DEĞİL
“Sağlık personellerimizi üç gün boyunca alkışlamak yeterli miydi?” diye sorarsanız, maalesef yeterli değil. Netice itibariyle sağlık personelinin bugün vermiş olduğu hizmetin ölçüsü yok. Her bir sağlık personeli için ayrı ayrı şartlar oluşabilir ancak genele bakarsak birçok personel sevdiklerini tehlikeye atmamak için evlerine gidemedi. Sağlıkçılarımızın hastanelerine geri döndüğünde tulumunu, maskesini takması gerekiyor. Bugün sokaklarda maskeyle dolaşırken bile 10 dakika sonrasında sıkılıyor, bunalıyoruz. Özellikle yoğun bakımda çalışan sağlık personelleri o maskeyi neredeyse hiç çıkarmadan takmaları gerekiyor. Ayrıca siperlik de kullanıyorlar. Baştan aşağıya korunaklı bir şekilde çalışıyorlar. Düşünün ki; O çalışanlarımız aynı zamanda hastane içerisinde sürekli hareket ediyor. Bu da kişinin çalışma şartlarını iyice zorlaştırıyor. Aynı zamanda bu mücadeleyi evde de vermek zorunda kalıyorlar. Birçok çalışan hala çocuğuna balkondan bakmak zorunda… Bugün pandemi sürecini iyi yönetiyorsak bu payın büyük bir çoğunluğunu sağlık personelimizindir. Sağlık çalışanlarının bu süreçteki hakkını maddi ve manevi olarak ödemek mümkün değil.
ŞİDDET TOPLUMSAL BİR HASTALIĞA DÖNÜŞTÜ
Peki sizce Sağlık çalışanları için toplumsal duyarlılık noktasında ‘Belirgin bir yol kat edebildik’ diyebilir miyiz?
Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara yönelik bir yasa düzenlenmesi, bir cezai yaptırım hazırlandı. Ancak bu tarz konular bir cezai yaptırımdan daha ziyade vicdanla ilgili konulardır. Sağlıkçılarımızın görevinin ne kadar stratejik olduğu ortadayken onlara karşı şiddet olayları bu süreçte de devam etti. Gelinen noktada tabii ki şiddetin sıklığı biraz azalmış gibi görünüyor ancak bu tablonun sebebi vatandaşın hastaneye daha az gitmek zorunda kalmasından kaynaklanıyor. Şiddet olayı maalesef toplumsal bir hastalığa dönüştü. Şiddeti tasvip etmek mümkün değil. Kadına şiddet olayına nasıl duyarlı yaklaşıyorsak aynı şekilde sağlık personeline, polise, öğretmene de aynı duyarlılığa sahip olmalıyız. Örneğin; herhangi bir sağlık çalışanına şiddet uygulandı ve konu mahkemeye intikal etti. Şiddet uygulayan kişi mahkemede serbest bırakıldı. Aynı sorunu siz yaşasanız, o kişiyi serbest bırakır mısınız? Uygulama mekanizması çalışmadıktan sonra yasal düzenlemeler de yetersiz kalıyor. Türkiye’de şiddet hastalığı oluştu ve bu durumun ülke sorunu olduğu kabul edilmeli. Çözüm için bir ciddi politikalar üretmeliyiz. Kadına, hayvana, çalışana şiddet uygulanıyor ve bu çirkin tablonun bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor.
SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZA ZAM YAPILMADI..!
Pandemide sağlık çalışanları için uzun zamandır mücadelesini verdiğinize ek ödemeler tavandan ödenmeye başladı. Bu açılım sağlıkçılarımız için yeterli oldu mu?…Toplumda sağlık çalışanlarının maaşlarının yükseldiği algısı da oluştu.. Peki mevcutta tablo nedir ?
Biz yıllardır sağlık personelin almış olduğu ek ödemelerle ilgili mevzuattan dolayı sıkıntı yaşıyorduk. Bu sıkıntıyı da defalarca dile getirdik. Sağlık personeli pandemi sürecinde ilk defa hak ettiği ücreti almaya başladı. Ek ödemelerin tavandan üç ay boyunca ödenmesi kararlaştırıldı. Özetle, zaten normalde alınması gereken ücretler verildi. İnsanımıza ve emeğe değer vermek için böyle sağınla karşı karşıya kalmamız gerekmiyor kuşkusuz. Normal zamanda böyle bir düzenleme gelmiş olsaydı daha kıymetliydi.
Bir de mevzuattan kaynaklı yönetmelikte dağıtımla ilgili bir düzenleme bulunuyor. Bu düzenlemede adaletsiz gerçekleşiyor. Çünkü düzenleme formüllerle ilerliyor ve o formülleri bir araya getirerek hastanenin ne kadar kazandığı ve sağlık personeline ne kadar ödeneceği hesaplanıyor. Özetle anlatmak gerekirse hastanenin bir döner sermayesi oluyor ve hemşireye, uzman doktora, temizlik personeline dağıtım gerçekleşiyor. Bu formül de hastane içerisinde bir adaletsizliğe neden oluyor. Sokakta sağlık çalışanlarının maaşlarının yükseltildiği konuşuldu. Oysa pandemideki ödemeler, sağlık çalışanlarının zaten hak ettiği bir ücretti. Biz hak edilen ücreti alabilmek için 8 yıldır bekliyorduk. O da üç ay sonra bitecek. Özetle kimseye ekstra bir ücret ödenmedi, bir ödüllendirme yapılmadı.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ YENİ SORUNLAR GETİRDİ
Eğer böyle bir ödüllendirme yapılacaksa taşerondan kadroya geçmiş personelimiz dahil olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımıza eşit bir ödüllendirme yapılmalıdır. Yakın zamanda yönetmelik değişikliği yapıldı. Bu değişiklikle adil bir sistemin oturmasını bekliyorduk. Bir uzman doktorla bir hemşirenin aynı ek ödemeyi almaları gerektiğini söylemiyoruz. Onların da kendi aralarında böyle bir sorun yaşanmıyor. Para dağıtılırken bir şekilde adaletsizliklere sebebiyet veriyor. Yönetmelik 4 ay önce değişti. Yeni bir değişiklikle biz her şeyin adil bir düzene oturmasını bekliyorken yine sorunlarla karşılaştık. Sağlık Bakanlığı sendikanın ve çalışanların taleplerini dikkate aldıklarını söylediler fakat bu farklı sorunlar ortaya çıktı.
BULAŞ RİSKİ SAĞLIK ÇALIŞANI İÇİN HER ZAMAN VAR
Sağlık çalışanları yüksek bulaş riskiyle karşı karşıya.. Sağlıkçılarımız bu riske karşı ne derece korunuyor?
Aslında koronavirüs toplumun genelini ilgilendiren bir sorun olduğu için dikkat çekici oldu. Yoksa sağlık çalışanları her zaman bir bulaşıcı hastalık riskiyle karşı karşıya olmuştur. Geçmişte bir hemşire arkadaşımıza eline iğne batması sonucu hastalık bulaştı ve vefat etti. Koronavirüs salgını bittikten sonra da risk her zaman devam ediyor. Sağlık çalışanlarının karşılaştığı riski anlayamıyorlar ya da biz anlatamıyoruz. Bir tapu dairesinde çalışan kamu görevlisiyle bir sağlık kurumunda çalışan kamu görevlisinin yaşadığı riskler farklıdır. Bir sağlık çalışanın karşılaştığı riskle bir askerimizin yaşadığı risklerde birbirinden ayrıdır. Bu nokrada riskler analiz edilirken objektif kriterler ortaya konulmalıdır. Kamu görevlilerin yapmış olduğu işin riskiyle ilgili manevi sorumluluklar ve ücret politikaları yeni hakkaniyetli kriterlerle belirlenmelidir.
*Pandemi sürecindeki üç günlük alkışın sağlık çalışanlarının değerinin anlaşılması için yeterli olmadığına işaret eden Gökhan Yünkül; koronavirüsle cansiperane mücadele eden sağlıkçılarımızın bile şiddetle karşı karşıya kaldıklarına değinirken şiddetin önüne geçmenin tek yolunun caydırıcı ciddi politikalar üretmek olduğuna vurgu yaptı.
Sağlık çalışanlarımızın maaş oranları ile ilgili yorumunuz nedir ?
Ek ödemeyi veriyor ve bu ödeme emekliliğe bir katkı sağlamıyor. Kamu çalışanın aktif çalıştığı dönemde aldığı maaş, emekli olduktan sonra yarıya düşüyor. Asgari ücret düşük ve bu ekonomik tabloda geçinmek mümkün mü? Tüm aile fertleri çalışınca ancak geçim sağlanıyor. Özel sektörü koruyalım ama işçinin çıkarlarını da gözetelim.
PERSONEL ALIMLARIYLA DAHA İNSANİ BİR ÇALIŞMA ORTAMI OLUŞTURULDU
Sağlık sektöründe personel eksikliğini hep konuşuyorduk. Bu sorun çözüldü mü?
Pandemide bu sorun çözüldü çünkü sağlık personeli konusunda alımlar gerçekleştirildi. Sahadaki en büyük personel sıkıntısı yaşadığımız alan hemşire sayısındaydı. Bu süreçte hemşire kadrolar için istihdam sağlandı. Genç arkadaşlarımızda sektöre hızlı bir başlangıç yaptılar. Bursa’ya bin 500 personel ataması gerçekleştirilmiş oldu. Şehir Hastanesi’nde, Yüksek İhtisas Hastanesi’nde sorun yaşıyorduk, şimdi problem kalmadı. Bu süreçten önce hemşirelerimiz personel eksikliğinden dolayı çok uzun saatler çalışmak zorunda kalıyordu. Yeni personel alımlarıyla birlikte insani şartlarda çalışmalarını sürdürüyorlar.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI PANDEMİ SÜRECİNDEN ŞİKAYET ETMEDİ
Pandemi zirve yaptığında Misafirhanelerde ve otellerde kalan sağlık personelin sayısı çok yüksekti.. Şu anda tablo nedir ?
Pandeminin ilk döneminde bu oran çok fazlaydı şimdi azaldı. Sağlık personelinin o dönemde ciddi bir motivasyona ihtiyaçları yoktu. 8 yıldır sendika başkanlığı yapıyorum. Bu süre zarfında birçok sorunla ve aksayan problemlerle ilgili çalışmalar yapıyorduk. Pandemi dönemi ise şahsıma ve sendikamıza en az sorunun iletildiği bir dönem oldu. Sağlık personeli işin hakkı neyse fazlasıyla yaptı ve hiç şikâyet eden olmadı. Sendika Başkanı olarak beklemediğim şekilde rahat bir dönem geçirdim. Bu da insan sağlığına gösterdiğimiz hassasiyetimizin en güzel örneği oldu.